BENİM PORTAKALIMI KİM YEDİ – Bayram ALKAN
( Soğuk bir kış günü izci ekibi şehrin en yüksek tepelerinden birinde kamp kurmaya karar verirler.)
1.SAHNE:
(Oyuncular: Panda Cemal, Kulaklıklı Erkan, Şef Fatih, 5.Rekât Süleyman, Resmi Kemal, Uyanık Fatma, Rahatı Kaçan Kübra, Tokalı Büşra.)
Panda Cemal: Arkadaşlar arkadaşlar duralım artık en yakın mahalle bakkalına bile artık çok uzağız.
Kulaklıklı Erkan: Cemal oğlum en yakın bakkal şu an senin sırt çantan. Ne ararsan var mübarek. (Herkes kahkaha atar. Cemal elindeki salatalıktan kızgınlıkla bir ısırık alır. Ağzında salatalıkla konuşmaya başlar.)
Panda Cemal: Siz gülün gülün bir iki güne aç kalmaya başlayın ben sizi görecem. Neyse ki benim erzakım bol aç kalıp sizi yemem en azından üç dört gün. (Pis pis güler; bir anda yüzünü ekşitir, Erkan’a döner)
Lan kulaklıksı hayvan sende aç kalırsan kulaklığını powerbankını kablolarını, antinini kuntinini yersin.
(Şef Fatih elinde harita çevreyi kolaçan eder.)
Şef Fatih: Arkadaşlar yol güzergâhlarına ve yerleşkelere göz attığımızda burası en uygun kamp alanı. Çadırlarımızı burada kuracağız.
Rahatı Kaçan Kübra: (Oflayarak puflayarak arkadaşlarının olduğu yere gelir.)
Ya bittim tükendim. Bu izciliğe huzur bulayım diye girdim ben. Çıktığımızdan beri bi huzur bulamadım ben yaa!
Kulaklıklı Erkan: Ya kızım sen huzur bulacam diye girdin de olan huzuru da kaçırıyorsun. Ya bi sal bizi. İsyan etmeyi bırak bi. Yolda gelirken ne taşın duruşu kaldı ne çimenin ıslaklığı ne de toprağın çamuru her şeye isyan ettin. Sen huzur bul diye ekosistem halay mi çeksin ne yapsın bu doğa.
5. Rekât Süleyman: Mübarek bacım Kübra isyan senin huzur-i kalbine hiç iyi gelmemekle birlikte seni karanlık bir yola sürükleyecektir. Sen gel şükret huzuru bul. (Ellerini havaya kaldırır şen bir şekilde ) havaya, toprağa, taşa şükürler olsun; selamlar olsun!)
(Tam o sırada kuru bir dala ayağı takılır, yere düşer.)
Uyanık Fatma: Aman 5. Rekât kardeşim bak unuttun kuru dala şükürlerini sunmayı sana ne güzel hatırlattı kendini. (Kahkaha atarlar)
Resmi Kemal: Hadi be kesin şamatayı Süleyman getir o dalı da ben onu layıkıyla bu gece ateşimizde yer vereyim sayın kuru dala.
Panda Cemal: Arkadaşlar yolumuz bir yerimiz bir ama erzakımız bir değil benim erzakıma dokunayım demeyin haaaa!
Kulaklıklı Erkan: Bak kardeş tek yiyen tek ölür ha!
Panda Cemal: Bana bak Çift kulaklık ben kuru laflara tokum, açlıktan ölmeyeyim de tek ölmüşüm bana koymaz.
Tokalı Büşra: Aman aman benim pandamın erzakına karışmayın zaten nesli tükeniyor bi de söylene söylene beynimizi tüketmesin.
Panda Cemal: Ha ha ha Büşra hanım senin kafanda tokadan başka bir şey yok ki sen niye korkuyorsun?
Şef Fatih: Evet arkadaşlar çene çalmanıza da bakılırsa iyice dinlendiniz artık ise koyulalım.
( Elinde ki not defterini kurcalar )
Evet, iş bölümünü yapmıştım zaten. Şimdi ben, Erkan, Kemal ve Süleyman çadırları kuracağız. Cemal; sen ve Fatma ateş için kuru dal çırpı vs toplayın. Büşra; sen ve Kübra Ocak yerini ayarlayın çadır alanımızı düzenleyin.
(Herkes görevini yapmak üzere harekete geçer. Perde kapanır.)
2.SAHNE:
(Oyuncular: Panda Cemal, Kulaklıklı Erkan, Şef Fatih, 5.Rekât Süleyman, Resmi Kemal, Uyanık Fatma, Rahatı Kaçan Kübra, Tokalı Büşra.)
(Fatih şef ve ekibi çadırları kurar. Fatma ile Cemal odun toplar. Büşra ile Kübra Ocağı kurar ve temizlik yapar.)
(Süleyman oturmuş elinde çekiç dua okur sürekli.)
Şef Fatih: Yav Süleyman kardeşim dua et işimiz rast gitsin tamam da oturarak nasıl olacak bu işler.
Resmi Kemal: Öyle deme bak Süleyman dua ettikçe işler nasıl ilerliyor çünkü biz çalışıyoruz o da oturduğu yerde bizi izliyor.
Kulaklıklı Erkan: Tabi tabi şimdi çekiç imana gelip canlanacak gelip kazıkları çakacak.
(Gülerler. Süleyman dargın bir şekilde kalkar bir kazık alıp çakar.)
5.Rekât Süleyman: Kalbimi kırıyorsunuz mübarekler ben bizim için dua ediyordum.
Resmi Kemal: Kardeşim bana dua etme bana iş yap iş, biz de biliriz dua etmeyi bizim duamız iştir iş.
Şef Fatih: Hadi Erkan hadi çek şu ipi ne yapıyorsun.
Kulaklıklı Erkan: Şef bir dakika kulaklığım düştü onu arıyorum.
Resmi Kemal: Ya öyle desene bizde gelelim aramaya boş verelim çadırı. Kulaklık daha mühim
Kulaklı Erkan: En sevdiğim kulaklığımdı o Bluetooth(bulututlu) kulaklığımdı onsuz yapamam
Şef Fatih: Hadi ya bak bizde çadırsız yapamayız burada.
5.Rekât Süleyman: Dur Erkan kardeş bende arayayım
Resmi Kemal: Ulan 5. Rekât Süleyman işin gücün kaytarma senin. Ne yapacan dua ederek mi bulacaksın kulaklıksı hayvanın organını?
5.Rekat Süleyman: Mübarek kardeşim resmi Kemal kalbimi kırıyorsun valla.
Resmi Kemal: Dua et geçsin o zaman
Kulaklıklı Erkan: Tamam tamam arkadaşlar üzülmeyin artık buldum kulaklığı. (Elindeki kulaklığa eğilir.) Ah canım kulaklık sensizlik cehennem bana
Resmi Kemal: Sizle olmak da benim için asıl cehennem.
Şef Fatih: Süleyman Erkan hadi kardeşim hadi kuralım bitirelim şu çadırları. Karanlık olmadan.
Resmi Kemal: Bak şef sen bu işte olmasan ben bu Nuh’un Gemisi ekibine hayatta girmezdim var ya.
5.Resmi Süleyman: Tamam tamam geldik. Tut şunu Erkan kardeşim. Ya Hâk (Çekici Erkan’ın tuttuğu çiviye vurmaya başlar. Çadırlar kurulur.)
(Perde kapanır.)
3. SAHNE:
(Oyuncular: Kulaklıklı Erkan, Şef Fatih, 5.Rekât Süleyman, Resmi Kemal, Rahatı Kaçan Kübra, Tokalı Büşra.) ( Çadırlar kurulmuş ocak yakılmıştır. Ekip oturmuş muhabbet eder. Henüz Cemal ve Fatma son turlarından dönmemiştir.)
Şef Fatih: Cemal ile Fatma nerede kaldı?
Rahatı Kaçan Kübra: Ya o sevimsiz panda yorulmuş acıkmıştır. Bizim Fatma’yı yemesin
(Herkes güler)
5.Rekât Süleyman: Yok yok Cemal aç kalmaz cebindeki kuru yemişler beş kişilik bir ailenin bir öğünü kadardı.
Resmi Kemal: Adamın kilosu sadece midesindekiler değil ki arkadaş ceplerindekiler benim küçük kardeşimin kilosu kadar zaten
Tokalı Büşra: Onun çantası nerede?
Şef Fatih: Gitmeden onu sakladı ya o tehditler savurarak saklıyordu.
Kulaklıklı Erkan: Ben şimdi kulaklığımı bulduğum gibi bulurum o oburun buzdolabı çantasını. Gel benimle 5.Rekât Süleyman.
(Kemal Fatih’e dönerek)
Resmi Kemal: Bak bak yanına iman gücü de alıyor üçkâğıtçı.
Şef Fatih: Aman ha arkadaşlar o çantaya dokunmayın Cemal ile uğraşılmaz. Demiş olayım. Başınıza yıkar burayı.
(Kübra uyuşuk uyuşuk konuşur.)
Rahatı Kaçan Kübra: Evet, yıkar.
Tokalı Büşra: Hiçbir şey olmaz şef ne yapacak bizi mi yiyecek?
(Kübra yine uyuşuk uyuşuk konuşur.)
Rahatı Kaçan Kübra: Evet; yer.
Tokalı Büşra: Kübra kanka kalk hadi sende gel bakalım bu obur neler getirmiş? Hadi kalk ( ayağa kalkar Süleyman’ınn peşinden gider. Kübra yine ve yine uyuşuk uyuşuk konuşur.)
Rahatı Kaçan Kübra: Üff git bee! Hiç rahatı mi bozamam. Banane ne varsa var.
Tokalı Büşra: Aman ha hareket esen ölürsün. Otur sen anca.
Şef Fatih: Yapmayın arkadaşlar sıkıntı yaratmayın!
Resmi Kemal: Aa şef arkadaşlardan zor şeyler isteme bunların işi gücü sıkıntı çıkarmak. Allah’ım ben nereden düştüm bu çatlakların içine! (Kitabını okumaya devam eder. Karanlık artmaya başlar. Kafasındaki ışığı iyice kitaba çevirmişken bir anda ışığın yükseldiğini fark eder.)
Kulaklıklı Erkan: Ver bakalım şu ışığı bay sıkıcı. Bir işe yarasın da bulalım şu oburun buzdolabı çantasını.
Resmi Kemal: Ulan ben şimdi senin o kulaklıklarını kırmaz mıyım?
(Kemal Erkan’ın üzerine atılır, Şef Fatih araya girer, Erkan kaçar tam o sırada Kübra’nın üzerine doğru giderler.)
(Kübra yine ve yine ve bir daha uyuşuk uyuşuk konuşur. )
Rahatı Kaçan Kübra: Yaaa kendinize gelin beni ezeceksiniz. Bana bir rahat yok mu şurada. Gidin şu ormanda kavga edin. Beni rahat bırakın beee!
(Şef Kemal’i sakinleştirir. Kolundan tutar ateşin başına götürür.)
Şef Fatih: Gel kardeşim biz şu sebzeleri közleyeyim senle, onlar oynayadursun.
(Öbür tarafta sesler ve gülüşmeler yükselir.)
Tokalı Büşra: Bulduk bulduk!
5. Rekât Süleyman: Ben size demedim mi bi dua ederim hemen bulur diye.
Kulaklıklı Erkan: Aynen Süleyman senin duaların aydınlattı karanlığı (Der güler kafasını ışıkla birlikte sallar.)
Resmi Kemal: Şuna bak ya! Ver bakalım benim kitap okuma fenerimi.
Kulaklıklı Erkan: Al kankiciğim çok teşekkür ederim.
Resmi Kemal: Senin benim kulaklığına tükürürüm şimdi sen görürsün kanki mankiyi
(Erkan’ın üzerine atılır Şef Fatih araya girer tekrardan sakinleştirir.)
Şef Fatih: Ee ne yaptınız çantayı?
Tokalı Büşra: Çantayı karıştırmadık şef sıkıntı yok sadece bu kocaman portakalı aldık.
5.Rekât Süleyman: Ey maşallah mübarek ne portakal ama var ya bi de sulu sulu.
Tokalı Büşra: Alın sizde yiyin şef Kemal sen de ye!
Şef Fatih: Yok canım ben almayayım.
Resmi Kemal: Benden eksik olsun o Panda Cemalin portakalı. Sonra sevimsiz panda ile uğraşamam.
Kulaklıklı Erkan: Boş ver Tokalı kankiciğim o mahkeme suratlı Kemal’i, yemezse yemesin.
Tokalı Büşra: Kız Kübra gel hadi sen de ya bak bitiyor. Üzülürsün bitince.
(Kübra yine uyuşuk uyuşuk konuşur.)
Rahatı Kaçan Kübra: Ayyyy Hiç kalkıp gelemem! Hiç yiyemem! Hiç de rahatımı bozamam!
5. Rekât Süleyman: Allah sana rahatlık versin ey mübarek bacım.
(Resmi Kemal Şef Fatihi dürterek gelenleri işaret eder.)
Resmi Kemal: Aha da geliyor sevimsiz panda. Şimdi koparır yaygarayı. Seyreyle cümbüşü.
Şef Fatih: Arkadaşlar hazırlanın Cemal geliyor.
5.Rekât Süleyman: Allahhhhhh. Çabuk Büşra bacım ver şu kabukları da atayım ateşe delileri yok edelim.
Resmi Kemal: Yok et tabi Süleyman bu dünyada yok et. Öbür dünya da seni öyle kabukları attığın gibi atsınlar da ateşe gör
5. Rekât Süleyman: Tövbe de mübarek tövbe de.
(Cemal ile Fatma ateş başına yaklaşırlar. Fatma’nın kolları çırpı doludur. Cemalin ise bir elinde bir çırpı bir elinde kuru yemişler vardır. Yemiş yiyerek gelir. Ekip hiçbir şey olmamış gibi onları karşılar.)
(Perde kapanır.)
4.SAHNE:
(Oyuncular: Panda Cemal, Kulaklıklı Erkan, Şef Fatih, 5.Rekât Süleyman, Resmi Kemal, Uyanık Fatma, Rahatı Kaçan Kübra, Tokalı Büşra, Bekçi)
(Cemal çantasını sakladığı yere doğru gider. Fatma Cemal’den yana dert yanar. Resmi Kemal feneriyle kitap okur. 5.Rekât Süleyman elleri açık dua eder. Diğerleri meraklı gözlerle Cemal’e bakar ne yapacağını merak ederler.)
Panda Cemal: Sizi hainler sizi demek gizli gizli portakal getirip yediniz de kabuklarını da ateşe attınız ne güzel de kokuyor be.
Canım çekti gideyim de portakalımı getiriyim de tek yiyeyim.
5.Rekât Süleyman: Küçük bir şeydi ve mübarek sana yetmezdi bile o yüzden sana bırakmadık.
Resmi Kemal: Aynen Süleyman Efendi birazdan da ayvayı yiyeceksiniz. ( Kahkaha atar.)
(Cemal Söylene söylene gider.)
Panda Cemal: Tek yiyen tek ölürmüş yok yaaa. Siz bensiz yediniz bensiz ölürsünüz umarım.
Uyanık Fatma: Ya bünyesine bakınca da dersin ki ne adam. Ama gel gör ki benim yarım kadar çırpı taşımadı. Sürekli elinde yemiş tıkındı durdu. Şef odun taşımak için harika birini seçmişsin.
Şef Fatih: Ne bileyim be Uyanık Fatma dedim iri cüssesini kullanır. İşe yarar.
Tokalı Büşra: Bu pandacığın cüssesini daha da irileştirmekten başka yaptığı bir şey yok ki.
Panda Cemal: Herkesin derdi de benim iri cüssem olmuş. Sizin de ağzınız var yiyin siz de, sanki tutan mi var Allah Allah.
5.Rekât Süleyman: Allah’ım sen bu oburun gözünü kapat ki portakalı aldığımızı anlamasın.
Resmi Kemal: Amin Süleyman amin. Yap yap sonra Allah’a sığın. Allah seni ne etmesin bee.
Kulaklıklı Erkan: (Çalan şarkıya kaptırır kendini.) Erik dalı gevrektir. Erik dalı gevrektir. Amanın basmaya gelmez.
Resmi Kemal: Erik dalını kafanda kıracağım göreceksin gevrek mi değil mi kulaklıksı hayvan.
(Cemal kucağında çantasıyla gelir ortaya oturur. Sağına bakar soluna bakar her yerine bakar portakalı bulamaz)
Resmi Kemal: (Başını kitaptan kaldırır Şef Fatih’e bakar gülere. ) Aha şimdi bu panda yavrusu bunları parçalayacak.
(Rahatı Kaçan Kübra yarı uyur vaziyette diğerleri ise tedirgin bir şekilde Panda Cemali izlerler.)
Panda Cemal: (Kızgın bir şekilde ayağa kalkar, ekibe dönüp bağırır.) Alçaklarrr, hainlerrr!
5. Rekât Süleyman : (uysal ve mülayim bir şekilde konuşur ) Ne oldu mübarek kardeşim, hayırdır inşallah?
Resmi Kemal: (Gülerek) Ne mi oldu? 5. Rekât Süleyman senin dualar kabul olmadı. Şimdi ayvayı yedin işte. Et bakalım son duanı.
Şef Fatih: (Panda Cemal’in yanına giderek sorar.) Ne oldu ya Panda Cemal ne bağirirsin böyle?
Panda Cemal: ( sinirden kıpkırmızı olmuştur ) Şef bana söyle kimler yedi portakalı mı?
Sen de yedin mi?
Şef Fatih: Yok valla kardeş ben ağzıma sürmedim.
Panda Cemal: Peki ya sen? Resmi Kemal sen yedin mi?
Resmi Kemal: Oğlum ben açlıktan öleceğimi bilsem yine de senin yiyeceğine elimi sürmem. Senle uğraşmam.
Panda Cemal: Doğru siz yemezsiniz. Peki. Rahatı Kaçan Kübra sen mı yedin portakalımı?
(Rahatı Kaçan Kübra hafifçe gözünü açar yine uyuşuk hatta daha da fazla uyuşuk konuşur.)
Rahatı Kaçan Kübra: Portakal mi? Ne portakalı yaaa? Ben yemedim portakal falan. Bir portakal için rahatımı bozamam. Sen de bozma. Beni rahatsız etme bağırıp. Üfff beee!
Panda Cemal: Uyanık Fatma benimleydi zaten. O yemiş olamaz.
Uyanık Fatma: Aferin be sana çok zekice düşündün. Te Allah’ım ya Rabbim!
5.Rekât Süleyman: Aman Cemal kardeş bir portakal için kalp kırmaya değer mi be?
Panda Cemal: (Elindeki çırpıyı sallar.) Kalp kırmayacam zaten kafasını kıracam. Hem sen niye savunmaya geçtin ki Süleyman Efendi hayırdır?
Resmi Kemal: Acaba neden? (Güler.) Portakalın bir kısmı karnında olduğu içindir herhalde.
5.Rekât Süleyman: (Panik olur.) Ben tek yemedim. Erkan ile Büşra da yedi. Fikir de onlardan çıktı. Erkan gitti aradı buldu. Büşra da soydu. ( Mülayim bir tavırla) Ben de azıcık tadına baktım.
Panda Cemal: Azıcık haaa! (Elinde çırpıyla Süleyman’a bir tane savurur.) Al o zaman azıcık da bunun tadına bak.
5. Rekât Süleyman: Allah’ım yandım anam!
Resmi Kemal: Sen deha çok yanarsın 5. Rekât Süleyman çok yanarsın.
(Panda Cemal elinde çırpıyla Büşra ve Erkan’ı kovalamaya başlar. Erkan’ın kulaklığı düşer Büşra’nın da tokası. İkisini de Panda Cemal alır ayaklarının altına tepinir.)
Panda Cemal: Demek portakalımı yersiniz haa! Nasılmış bakalım insanın sevdiği şeyleri kaybetmesi haaa? Alçaklar.
Kulaklıklı Erkan: Ya Cemal ne yapıyorsun kardeşim. Niye kırıyorsun kulaklığımı yaaa!
Portakal alırdım sana bunu yapmasaydın nolurdu beee!
Tokalı Büşra: Ya sevimsiz panda sen ne obur bir adamsın be bir portakal için böyle şeyler yapılır mı? Sen nasıl arkadaşsın? Biz senin dostunuz dostun.
Rahatı Kaçan Kübra: Ya arkadaşlar bu ne gürültü yaaaa. Bi rahat yüzü göremeyecek miyim ben yaaaa?
Şef Fatih: Bu olayı çok uzattınız bitirin artık. Cemal sen de bırak o çırpıyı gel buraya sizde gelin. Oturun bi bakalım. Yeter!
5.Rekât Süleyman: Ama şef böyle olmaz ki Cemal bana yiyecekmiş gibi bakıyor.
Resmi Kemal: Keşke bu panda Cemal böyle bir iyilik yapsa da kurtulsak senden.
(Tam o sırada elinde el feneri ile bir adam yaklaşır. Herkes o tarafa doğru dikkatle bakar Şef Fatih ve Resmi Kemal ellerine sopa alıp öne geçerler.)
Bekçi: Hey kimsiniz siz? Ne işiniz var burada?
Şef Fatih: İzcileriz biz burada kamp yapıyoruz.
Resmi Kemal: Evet resmi bir izcilik kulübüyüz biz. Asıl sen kimsin? Sana ne bizden. Ne diye hesap soruyorsun bizden.
Bekçi: Demek izcilersiniz ha. Ben bu bölgenin bekçisiyim. Buralar benden sorulur da ondan size hesap soruyorum. Burasının ne olduğunu biliyor musunuz?
Rahatı Kaçan Kübra: (Uyuşuk uyuşuk konuşur yine. ) Yoo bilmiyoruz. Ne bilelim biz. Burada rahat oluruz dedik de nerdeee o rahatlık?
Şef Fatih: Bilmiyoruz. Boş bir tepe değil mi?
Panda Cemal: Evet bomboş bakkalsız bir arazi.
Bekçi: Gençler burası define bölgesi olarak geçer. Burası yasaklı bölge burada konaklayamazsınız. Birazdan jandarma da gelir. Onun için bir an önce buradan ayrılın. Daha uygun bir yere gidin.
Şef Fatih: Tamam bekçi abi öyle yaparız. Sen de kusura bakma bilemedik. Arkadaşlar toparlanın yer değiştireceğiz.
Ekip hep birlikte: Tamam şef!
5. Rekât Süleyman: Peki nereye gideceğiz şef?
Resmi Kemal: Şef benden bu kadar. Bana bu kadar izcilik yetti. Sizi bilmem ama buradan sonra benim gideceğim tek yer evim.
Rahatı Kaçan Kübra: Aynen kanka benden de bu kadar ben de evime gidip rahat rahat uyuyacağım.
Kulaklıklı Erkan: Şef bu sevimsiz Panda Cemal kulaklığımı kırmasaydı ben belki kalabilirdim. Ama artık mümkün değil kulaksız kalamam.
Panda Cemal: Ohhh canıma değsin iyi ki de kırdım. Şef benden de bu kadar zaten kuruyemiş bitti portakalı da bu hainler yedi. Ben de kalamam.
Uyanık Fatma: Arkadaşlar mümkünse bir ay falan görüşmeyelim, hepinizden nefret ettim ya bu gece. Yürüyün gidin değişikler sizi. Ben de evime gidiyorum.
Tokalı Büşra: Şef ben senle Süleyman’a katılıyorum çünkü komsuyuz. Hadi beraber gidelim.
Şef Fatih: Tamam arkadaşlar dediğiniz gibi olsun. Çoğunluk eve gidelim dedi biz de öyle yapalım.
Ama şunu da unutmayalım. Bu bize ders olsun biz önce ekip olmayı başaralım da sonra izci olmaya bakarız.
Resim: Şevval Melda BOZ