30 Ağustos 2022

BALONCU – Sümeyye ERGİNTÜRK

ile iletisimtahta

     Siyah badem gözleri gökyüzünde, gökkuşağı koca ellerinde. Yavaş ve topuklarını yere vurarak yürüyordu baloncu. Üç adımda bir kalın sesiyle “on lira” diye bağırıyordu. Bir eli yeleğinin cebinde bir elinde onlarca balonuyla yalnız yürürken kaşları hep çatıktı. Yalnızca yanında üç beş çocuk koşuşturduğunda gözlerinin yanı kırışır, yanağındaki derin gamzesi belirginleşirdi. Çocuklarla konuşurken sesi yumuşardı. Sigaradan sararmış dişlerini göstererek onlara gülümserdi. Sert simasının ardındaki yumuşak mizacı ancak onlarla kendini belli ederdi. Elindeki balonlar azaldıkça çocuklar da azalıyordu. İşte o zaman yüzüne karanlık bir hüzün çöküyordu. Her seferinde sokak aralarında dolaşıp fakirliği yüzündeki kir pastan belli olan bir çocuk bulur son kalan balonu ona verirdi. Çocuğun mutluluğu ona ertesi güne kadar yeterdi. Ona verilen bu son sadakayla elleri ceplerinde kundurasının topuklarını yere vura vura evin yolunu tutardı. Eve varmadan mahallenin bakkalına uğrar bir küçük yoğurt, sucuk, yumurta vesaire alırdı. Hesabı öderken dayanamayıp bir de çikolata eklerdi. Hüzünle karışık buruşuk bir gülümseme kaplardı suratını. Bakkalcıyla ayaküstü hasbihalinden sonra eve daha hızlı adımlarla giderdi. Kapının tokmağını üç kez vurur açılana kadar kundurularının tabanlarına basarak yarıya kadar çıkarırdı. Kapıyı kambur eşi açar içeriye girer girmez yan odaya koşardı. Biricik kızını cam kenarında kucağında kedisiyle oturmuş bulurdu. Çoğu zaman kızı babasına sıkılmış bir gülümseme atar kafasını önüne eğer kedisinin başını okşardı. Baloncu odanın kapısında dikilir bulutlu bakışları kirpiklerini ıslatırdı. Ama bu dalgın hâli hemencecik geçer kızının dibine diz çöker bir şey söylemeye gerek duymadan çikolatayı uzatırdı. Kızı çikolatayı alıp öbürlerinin yanına koyunca baloncu da tekerlekli sandalyenin arkasına geçer “haydi bakalım” diyerek kızını sokağa çıkarırdı. Saat fark etmezdi çünkü kızının mutluluğu en karanlık geceyi bile aydınlatırdı. Baloncu yatağa girdiğinde yine kızını düşünür onun yürüme hayaliyle ciğeri kavrulurdu. Bazı geceler uyuyamaz mutfak camında ay ışığı altında sigara dumanının hülyasıyla sokakta kızıyla dans ettiğini görürdü. Bazı geceler ise kalkar abdest alır, üç odalı bu evde bütün umutlarını seccade başında yeniden yeşertirdi.

FOROĞRAF: Halime KOÇ