30 Ağustos 2022

DÜNYA, Şevval Melda BOZ

ile iletisimtahta

“İçimize sinmeyen dünya üzerimize siniyor.” Geçen gün okuduğum bir cümle. Hangi yazar nerede kullanmış bilmiyorum, araştırmadım da, önemli değildi çünkü cümlenin sarsıcılığı kadar. Tokat gibi çarptı benim yüzüme. Sizin de çarptı mı?

Ne kadar doğru bir cümle. Nasıl özetlemiş tek bir cümle insanoğlunun halini. Oturup konuşsak hepimiz buluruz düzendeki eksiklikleri, yanlışları, zenginin çok zengin olduğunu, fakirin ekmek bulamayacak kadar fakir olduğunu hepimiz söyleriz. Yetmez çözümler bulmaya çalışırız; devletleri yönetenleri eleştiririz maymun iştahlı ceoları, hakimleri, doktorları, öğretmenleri.. Ben şunun yerinde olsaydım bunu yapardım gibi tonla cümleler havada uçuşur.. Peki ya biz? Bizler gerçekten bu eleştirilerin dışında kalan insanlar mıyız? Değişime neden önce kendimizden başlamıyoruz? Neden kibrimizi, üstün olma savaşımızı, doymak bilmeyen nefsimizi sorguya çekmiyoruz? En zoru bu çünkü değil mi? Kendini sorgulamak değil bahsettiğim, bunu milyarlarca insan her gece başını yastığa koyduğunda yapıyor zaten. Bahsettiğim  kendini değiştirmek, en zoru bu. İnsan neden zordan başlasın değil mi? Dünya sadece sorgulamayanlar değil sorgulayanlar yüzünden de bu halde. Kendini haddinden fazla sorgulayan ama değiştiremeyenler yüzünden. Başarısız olurum korkusuyla emek vermeyenler yüzünden. Kötü resim asarım korkusuyla duvarına hiç çivi çakmayanlar yüzünden. Onların çabasızlığı yüzünden dünyayı kendini sorgulamayanlar yönetiyor. Tabi bence. Belki de yine onların çabasızlığı yüzünden dünyaya kötü dil hakim. Tabi bence. ‘Bence’lerle yol almaya devam ettikçe dünyanın yörüngesi kötülüğe kaymaya devam edecek. Tabi bu da bence.

Var mı sizin öneriniz, ‘sizce’ olan?

“İçimize sinmeyen dünya üzerimize siniyor.” Farkında mısınız?

FOTOĞRAF: Dilber SANCAK