GAFİL GEZEN ŞAŞKIN – Bayram ALKAN
1.PERDE
(Şaşkın, Beybaba, Simitçi)
(Sokakta simitçi bağırarak simit satmaktadır. Beybaba elinde çantası sokaktan geçer. Simitçiyi görür yanına gider.)
Simitçi: Simiiiiitttttttt. Taze, çıtır simit; sıcak simit. Simiiiiitttttçiiiii. Simit.
Beybaba: Kolay gelsin evladım.
Simitçi: Eyvallah Beybaba hoşgeldin.
Beybaba: Hoşbulduk evladım. Bana bir simit ver.
Simitçi: Hay hay beybaba. Buyur çıtır çıtır. Afiyet olsun.
Beybaba: Berhudar ol evladım. Borcumuz ne kadar?
Simitçi: 4 lira beybabacığım
Beybaba: Vay canına yandığımın simidi. 4 lira ha! Eskiden martılara atardık artık biz bile yiyemeyeceğiz neredeyse.
Simitçi: Elden ne gelir beybabacığım enflasyon seni de beni de martıları da öyle bir vurdu ki sorma gitsin.
Beybaba: Seni beni boş ver de bu devirde martı olmak zor. Al paranı evlat.
Simitçi: (Güler. Beybabanın uzattığı parayı alır cebine atar para üstünü alır. Beybaba uzatır.) Bereketini gör beybaba.
Beybaba: Evladım benim ömrüm yetmez bir daha bereketini görmeye.
(Acı acı gülümser parayı cüzdanına koyar. Cüzdanı arka cebine koyduğunu sanar. Ama cüzdanı farkında olmadan yere düşer. Yürümeye devam eder. Simitçi de sokağın diğer ucuna gider, orada bağırmaya devam eder.)
Simitçi: Simiiiiitttttttt. Taze, çıtır simit; sıcak simit. Simiiiiitttttçiiiii. Simit.
(Şaşkın etrafına, kaldırım taşlarına bakarak sokakta yürümeye başlar.)
Şaşkın: Siz kaldırım taşlarını da hiç anlamıyorum. Hep aynı yerde hep aynı taşlarla yan yana durmaktan hiç mi sıkılmazsınız, akılsız taşlar.
(Bu sırada kaldırım taşlarının üzerindeki cüzdanı görür. Eline alır. Yukarı kaldırır, aşağı indirir. Konuşmaya başlar.)
Şaşkın: Sen de nesin be? Her gün bu kaldırım taşlarını denetlerim de seni ilk kez gördüm. Nereden geldin ha?
(Kafasını karıştırır düşünür.)
Şaşkın: Haa şimdi jeton düştü. Sen şu demin buradan geçen beybabanın malısın. Böyle afilli şeyler olsa olsa onun olur. Götüreyim de seni vereyim. Seni düşürdüğünü görse üzülür. Vereyim de sevinsin beybaba. Hey beybaba hey. (İlerler beybabayı görmez. Simitçinin yanına gider. Simitçi şaşkını görür ve seslenir.)
Simitçi: Hayırdır şaşkın nereye böyle?
Şaşkın: Beybabayı gördün mü ona yetişmem lazım.
Simitçi: Niye ki ne yapacaksın beybabayı adam seni gördüğü yerde kovalıyor zaten.
Şaşkın: Önemli, önemli, çok önemli. Bunu vereceğim (Cüzdanı sallar.) bulmam lazım. Beybaba bunu görünce çok sevinecek. Beni de çok sevecek
Simitçi: Boş ver şaşkın verme beybabaya onu. Senin nasibin o. Sende kalsın. Zaten beybabada para da bitmez cüzdan da.
Şaşkın: (Heyecanla) Olmaz, olmaz, olmaz. Benim değil ki. Benim olmayan bir şeyi alamam günah, çok günah. (Der ve yürümeye devam eder.)
Simitçi: (Şaşkının arkasından söylenir.) Sevinmez o mendebur. Seni de bir güzel haşlar. Yediğin lafla dayakla kalırsın. Ah be şaşkın sen akılsız olmasan bu kadar iyi olur muydun?
(Simitçi de sahneyi terk eder) Simiiiiitttttttt. Taze, çıtır simit, sıcak simit. Simiiiiitttttçiiiii. Simit.
(Beybaba yürümekten yorulmuş bir halde ağaç gölgesinde nefeslenmek için oturur. O sırada şaşkın sendeleyerek koşarak gelir.)
Şaşkın: Be..bey.. Beyba.. Beybaba beybaabaa.
Beybaba: Ne var lan meczup herif. Ne ağzında salyaylan üstüme koşarsın. Kuduz mu oldun?
(Ayağa kalkar üstüne gelen şaşkına doğru bastonuyla bir hamle yapar. Şaşkın son anda sopadan kaçar. Biraz ilerde durur.)
Şaşkın: Yok yok beybaba kuduz olmadım. İyi insan oldum iyi insan.
Beybaba: Hahah sen mi iyi insan oldun. Benimle kafa bulursun ha al sana ulan meczup al. (Bastonuyla bir tane vurur.)
Şaşkın: (Ağlamaklı bir şekilde) Ama beybaba ben seni sevindirmeye geldim. Bana niye inanmıyorsun? İyi insan olmaya geldim. Vurma bana. Canım acıdı (Bacağını ovar.).
Beybaba: Ulan akılsız sen kimsin ki iyi insan olacakmışsın da beni sevindirecekmişsin. Sen akılsız kafanla benimle alay mı edersin ha densiz şaşkın? (Bastonla bir tane daha vurur.)
Şaşkın: Bak Beybaba dur vurma. Dinle beni. Akılsızım belki ama iyi insan oldum. Bak senin düşen malını getirdim. Üzüldün değil mi? Düşürdün diye. Şimdi çok sevindin değil mi? Beni de çok sevdin değil mi?
Beybaba: O benim cüzdanım. Sende ne işi var?
Şaşkın: Bunun adı cüzdan mı ?
Beybaba: Cüzdan ya benim cüzdanım. İçinde de para var benim paralarım.
Şaşkın: Cüzdanın içi mi var? İçinde de para mı var? Benim hiç param yok. Cüzdanım da yok.
Beybaba: Sen de akıl da yok ama. Benim cüzdanımın sende ne işi var?
Şaşkın: Ben buldum koştum sana getirdim. Sen üzülme diye. Sen sevin diye. Beni sev diye. Beni sevdin mi beybaba? Ben iyi insan oldum değil mi beybaba? (Beybaba şaşkına kulak asmaz. Sinirden deliye döner.)
Beybaba: Vay meczup vay deli. Sen bir de hırsızlığa mı başladın? Ben şimdi senin hakkından gelirim. (Şaşkının elinden cüzdanı alır. Yere düşürür şaşkını üzerine çullanacakken simitçi gelip araya girer.)
Simitçi: Hey beybaba kendine gel. Saçından sakalından utan. Ne istiyorsun garibandan? Yazık günah değil mi? Aldın cüzdanını işte hadi git artık.
(Beybaba sinirli bir şekilde üstünü düzeltir. Yoluna gider. Simitçi şaşkını yerden kaldırır, banka oturtur. Şaşkın acıyan yerlerini ovalar bir eli kafasında.)
Şaşkın: Ben iyi insan oldum dedim ama kötü bir şey yapmış gibi dayak yedim. Simitçi abi ben iyi insan olamadım yine. Yine sevdiremedim kendimi.
Simitçi: Yok şaşkın gardaş sen iyi insan oldun. Sen zaten hep iyi insandın da biz kendimizi akıllı seni deli sayanlar insan olamadık yine. Sen üzülme asıl biz üzülelim. (Üzüntülü bir şekilde simit tepsisini alır ve sahneden çıkar.)
Şaşkın: (Seyirciye doğru ilerler tam karşılarında durur.) Yahu ben dayak yedim. Benim canım yandı. Benim kafam şişti. Ama simitçi gelir der ki; sen üzülme şaşkın gardaş biz üzülelim. Ama niye ki senin canın yanmadı ki? Benim canım yandı. Bastonu kafana sen yemedin ki ben yedim. Ama siz üzüleceksiniz ben üzülmeyecekmişim. Bu nasıl iştir. (İki elini yana açar.) Şaşırdım kaldım.
(Soluklanır. Bir tur atar geri yerine gelir.)
Şaşkın: İyi insan olayım, beybabanın kaybettiği malını vereyim ha adı neydi cüzdandı ha. Beybaba sevinsin beni de sevsin dedim. Hırsız oldum, kafama baston yedim, bir araba dayak yedim. E ben bu işe de (İki elini yana açar.) şaşırdım kaldım.
2.PERDE
(Şaşkın, Simitçi, Küçük kız, Anne, Parktaki çocuklar, Simitçi)
(Parkta çocuklar oyun oynarlar anneleri de onları izler. Anne telefonla konuşurken küçük kız gözden kaybolur.)
Anne: Ay kız hiç sorma çoktandır çıkmıyorsun dışarı bu soğuklar, karlı havalar mahvetti bizi. Bak bahar geldi ağaçlar ne güzel çiçek açtı. Bak şu denizin maviliğine bak şu çimlerin yeşilliğine su açan çiçeklerin güzelliğine.
(Anne arkadaşı ile görüntülü konuşmaya iyice kendini kaptırmıştır. Çocuğunu unutmuştur. Telefonu kapatır. Kendine gelir etrafa bakınır çocuğunu göremez. Telaşlanır.)
Anne: Kızım neredesin. Zeynep hadi gel kızım eve gidelim. Kızımmm!
(Kızını göremeyince korkar, çocuklara sorar.)
Anne: Çocuklar Zeynep’i gördünüz mü? Nereye gitti buradaydı demin.
Çocuklar: Hayır teyze biz de demin şurada gördük ama şimdi yok.
Anne: Amaaaannn bu kız nereye gider yahuuu. Zeynep annemmm nerdesinnn canım.
(Anne telaşla kızını aramaya koyulur. Kızı da parktaki bir kedinin peşinden gider. Ve sonra geri dönemez. Kaybolduğunu anlar, bir banka oturur.)
Küçük Kız: Ahh kediyi de bulamadım. Şimdi parka da gidemiyorum. Annemi de kaybettim. Ne yapacam annnneeeeee! (Ağlamaya başlar. Diğer taraftan şaşkın sahneye girer. Yine kaldırım taşlarını denetler onlarla konuşur.)
Şaşkın: Tamam sen de buradasın. Bu sıra da tamam. Bu sırada da eksik yok. Ahaaa burada bir taş eksik daha dün vardı. Hey söyleyin bakayım nereye kayboldu arkadaşınız? Bilmiyorsunuz demek! Siz de uyuyorsunuz canım dünyadan haberiniz yok. Yanınızdaki taş gitmiş ruhunuz duymamış. Akılsız taşlar sizi.
(Bu sırada şaşkın bankta oturmuş ağlayan küçük kızı görür. Ağlamasına dayanamaz yanına gider.)
Şaşkın: Merhaba küçük kız! Sen burada oturmuş ne yapıyorsun böyle?
Küçük kız: Hiiiiiiçççç. (Ağlamaya devam eder.)
Şaşkın: Ama sen ağlıyorsun. Neden ağlıyorsun küçük kız? Ağlama ağlama göz yaşların yere dökülüyor yazık yazık.
Küçük Kız: Ağlayacam işte ıghghhhh annneee…
Şaşkın: Peki ama neden ağlıyorsun. Bak beni de ağlatacaksın.
Küçük Kız: Kediyi bulamadım. Üstüne annemi de kaybettim. Ağlarım tabii.
Şaşkın: Anneni mi kaybettin? Ben annemi hiç bulamadım. Kendimi bildim bileli. Hem annesizim hem de babasızım. Ben daha çok ağlayayım o zaman.
Küçük Kız: Ağlarsan ağla. Bana ne. Annee annemi çok özledimmm ıghghhhh.
Şaşkın: Tamam dur ben ağlamayacam. Sende ağlama kalkalım anneni bulalım. Şimdi şaşkın amca hemen bulur anneni. Bu kaldırımları avucumun içi gibi bilirim. Anlaştık mı?
Küçük Kız: Anlaştık şaşkın amca. Kediyi de bulur muyuz şaşkın amca?
Şaşkın: Önce kayıp anneyi bulalım. Kediyi sonra buluruz. Senin annenin adı ne bakalım?
Küçük Kız: Annemin adı, Anne.
Şaşkın: He tamam o zaman hadi arayalım. Acaba nerede bu anne. Hadi çağıralım belki çıkar.
Küçük Kız: Annneeee. Anneciğimmmm…
Şaşkın: Anne ablaaaa. Anne ablaaaa…
(Şaşkın ve küçük kız anneyi arar. Anne ise küçük kızı arar. Aynı yerlerden geçerler. Ama bir türlü denk gelemezler. Sokakta bir taraftan şaşkın ve küçük kız girer aynı anda anne o sokaktan çıkar. Birbirlerini bulamazlar. Şaşkın elinde küçük kızla simitçinin olduğu sokağa girer.)
Simitçi: Simiiiiitttttttt. Taze, çıtır simit; sıcak simit. Simiiiiitttttçiiiii. Simit.
Şaşkın: Küçük kız bu sokak mıydı? Emin misin? Bu sokakta anne yok simitçi var o da senin annen olamaz.
Küçük Kız: Olamaz tabi şaşkın amca simitçiden anne olur mu hiç?
Şaşkın: Tabi olmaz hiç. Simitçinin çocuğu olsa olsa simit olur. (Gülerler.)
Simitçi: Lan şaşkın hayırdır. Bu kız da kim ne arıyorsunuz böyle?
Şaşkın: Simitçi abi bu kızın annesi kaybolmuş onu arıyoruz. Bulunca çok sevinecek küçük kız. Annesi de mutlu olacak. Beni çok sevecekler. Ben de iyi insan olacam.
Simitçi: Allah seni ne etmesin be şaşkın. Yine başına iş açacaksın bak benden demesi.
Şaşkın: Yok yok simitçi abi iş yok. İyilik var. Ben iyi insan olacam bu kez kesin iyi insan olacam. Sen buralarda kaybolmuş bir anne gördün mü peki?
Simitçi: Yapma şaşkın bak yine yediğin dayakla kalacaksın. Anne kaybolur mu hiç? Kız kaybolmuştur.
Şaşkın: Sen tasalanma simitçi abi. Kız kendi dedi annemi kaybettim diye kaybolmuş işte. Bu kez kesin iyi insan olacam. Sen de şurdan bir simit ver bakalım küçük kıza.
Simitçi: Ee parası .
Şaşkın: Para yok, yok. İyi insan oldun. (Küçük kızın elinden sıkıca tutar ve kaçar tam sokaktan çıkarken Küçük kızın annesiyle karşılaşırlar. Anne tutar kızı şaşkının elinden hızlıca çekip alır, şaşkını iteler.)
Anne: Ah canım kızım neredeydin? Seni göremeyince deliye döndüm.
Küçük kız: Anneciğimmmm. Ben de çok korktum. Seni bulamayınca. Canım annem!
Anne: (Şaşkına) Uzak dur be meczup herif!
Şaşkın: Anneee ablaaa. Seni bulduk sonunda. Üzüldün değil mi kaybolduğunda? Ama bak seni bulduk. Sevindin değil mi? Beni de sevdin değil mi anne abla? Ben iyi insan oldum değil mi?
Anne: Şimdi ben sana gösteririm gününü zırdeli seni. Demek kızımı kaçıracaktın haaa. Terbiyesiz. Çocuk hırsızlığına mı başladın.? Allah’ın delisi.
Şaşkın: Anne abla öyle deme bana. Ben iyi insan oldum. Seni kaybetmişti kızın bizde beraber aradık bulduk. Siz mutlu oldunuz, ben de iyi insan oldum.
Anne: İyi insan olmuşmuş. Bakın şu delinin dediklerine. Ben şimdi sana gösteririm kim kaybolmuş kim iyi insan olmuş. (Anne çantasıyla şaşkına vurmaya başlar. Şaşkın neye uğradığına şaşırır. Simitçi olayı görünce tepsisini bırakıp gelir. Araya girer. Küçük kız da annesini tutar.)
Şaşkın: Anne abla vurma ya vurma bana. Ben iyi insan oldum. Niye dövüyorsun beni?
Anne: Sus be çocuk hırsızı. Mendebur. Akılsız.
Simitçi: Dur Hanım abla dur. Garibanın bir suçu yoktur. Niye vurursun garibana.
Küçük kız: Anne vurma şaşkın amcaya vurma.
Anne: Sus kız eve gidelim sana da gösterecem dünya kaç bucakmış.
Şaşkın: Güle güle küçük kız. (Ağlamaklı.) Simitçi abi yine iyi insan olamadım. Yine bir araba dayak yedim. Yine olmadı yine sevdiremedim kendimi.
Simitçi: Ee be Şaşkın dedim sana o kadar yapma etme diye en sonunda yine yediğin dayakla kaldın be gardaşım.
Küçük Kız: Üzülme sen şaşkın amca ben seni çok sevdim. Sen beni çok sevindirdin. Sen çok iyi bir insansın. (Annesi küçük kızı çekiştire çekştire götürür, kız arkasına dönüp şaşkına bakar el sallar, gülümser. Şaşkın coşkuyla ayağa fırlar atlar zıplar.)
Şaşkın: Baaakkk! Gördün mü simitçi abi? Ben iyi insan oldum. Bak küçük kız dedi duydun değil mi? Çok sevinmiş. Beni de çok sevmiş. Allahhh beeee iyi insan oldum. İyi insan.
(Seyirciye döner.)
Şaşkın: Ama ben anladım ki bu iyi insan olmak baya zor işmiş arkadaş. Karşılığında kafana baston da yiyorsun çanta da yiyorsun. Bir sürü laf yiyorsun. Hırsız da oluyorsun arsız da oluyorsun. Ama tek bir çocuğun da olsa güler yüzünü görüyorsun. Seni sevdiğini de duyuyorsun. Yediğin tüm sopaların acısını unutuyorsun. (Elini iki yana açar.) Şaşırdım kaldım doğrusu. (Der ve sahneye koro girer şaşkın önlerinde durur.)
Gafil gezme şaşkın bir gün ölürsün, bir gün ölürsün
Dünya kadar malın leyli leyli leyli leyli leyli leyli leyli leyli olsa ne fayda
Söyleyen dillerin söylemez olur
Bülbül gibi dilin olsa ne fayda, olsa ne fayda
Söyleyen dillerin söylemez olur
Bülbül gibi dilin olsa ne fayda, olsa ne fayda
Sen söylersin söz içinde sözün var, hey can sözün var
Çalarsın çırparsın leyli leyli leyli leyli leyli leyli leyli leyli oğlun kızın var
Şu dünyada üç beş arşın bezin var
Tüm bedesten senin olsa ne fayda, olsa ne fayda
Şu dünyada üç beş arşın bezin var
Tüm bedesten senin olsa ne fayda, olsa ne fayda
(Kul Himmet)
FOTOĞRAF: Uğur ATAŞ