DOĞUŞA ÖZLEM – Uğur ATAŞ
Dağlardan çığlık topla bana
Dağlara bir geçiş yaratmalı matemimiz
Yorgun bir öksüzlüğü ellerimle sulayıp geleli
Tütmüyor bu diyarda evrensel çayların dumanı
Beşikte bir Anadolulu
Nasıl bakarsa dünyanın tavanına
Öyle şaşkın bak bana, öyle meraklı
Üzerimden çekilen gözlere hesap sorarcasına
Göğe bak diyen Tanrı’yı dinler gibi bak bana
Şimdi anımsıyor musun ismimi?
Gündüzleri yol, geceleri yolculuğum ben
Pörsümüş hatrımı yerden almadan gidenler
Göremezler ağır aheste gidişimi
Sen gir koluma elinde bir sepetle
Bir gölgenin şarkısını tutturup
Bir anahtar unutmuş gibi
Bir otobüs kaçırır gibi bakalım boşluklara
Zaten her şeyden bir boşluk kalmayacak mı geriye?
Gözlerin şehirler yudumlamış gibi bak bana
Hep hazır olsun köşede bir bavul
Ben korkarım toprağını parlatanlardan
Işıklara sırıtanlardan
Ağıtlar yazıp satan tüccarlardan
Yeryüzünün en mat yerini bulalım biz
En düz yere indirelim yükümüzü
Şimdi bir şey bulup temize çekelim seninle
Kalemin kıymetini bilen, sımsıkı tutunan ucuna
Bir şey bulalım
Maruz kalmayalım artık ansiklopedik kibirlere
Bilir misin nerelidir avuçlarım?
Terledikleri yeri yurt tutmaya çalışıp
En son sana kurdular çadırlarını
Sen de daldılar yorgunluk uykularına
Ne varsa yalan oldu kitaplarda
Telaşı geçmemiş bir anneyi düşle
Sen de titrerdin bir zamanlar
Kediler yaşamayı unutup atlayıverince yollara
Şimdi bir telaş doldurup eteklerimize
Çıktığımız tüm yokuşlardan geri inelim
Bulalım hakkettiğimiz dereleri
Tüm unuttuklarımızın yorgunu değil miyiz biz?
Dağlardan çığlık topla bana
Çığların da vicdanı sızlasın bundan sonra
Magmanın da rüzgârların da
Dağlara bir geçiş yaratmalı matemimiz
Ne kadar sancı varsa biriktirip bir dağa
Yeniden, yeniden doğmalıyız biz
–
Fotoğraf: Halime KOÇ