OHANNA’YA 2 – Selim Servan DEMİREL
Mevsim sonbahar ve dipte kalmış yağmurlarını gönderiyor bulutlar. Doğa beyaz gelinliğe büründü bürünecek. Geç kalmış son leylek sürüsü de göç yolunda. Gel Ohanna…Yakalım anıları ısınmak için.
Aslında hayat, çok uzun görünen kısa bir yolculuktur Ohanna… Kederli günler bir hastanın geceleri kadar uzun, mutluluk ise sevdalığın dudağına kondurulan bir öpücük kadar kısadır.
Dallarım yüzüne dokunacak kadar yakın görünse de bir masal kadar uzağım varlığından. Sevda zor iş Ohanna… Ulaşılmaz, erişilmez dallara konar. Ya erken doğmuş olursun ya da geç kalmıştır bahar.
Nefes alabileceği bir tenhaya gitmek istiyor ruhum Ohanna… Havasızlıktan değil, ‘insansızlıktan’ nefes alamıyorum; anlıyor musun?
Çürüyoruz Ohanna… Milyonların içinde kimsesiz, garip bir hal aldık. Yalnızlıktan, anlaşılmamaktan, çaresizlikten. Koca dünya bir mahzen gibi geliyor ince ruhlu insanlara. Hislerimiz çürüyor, ruhumuz çürüyor.
Düşünemiyorum Ohanna… Koca bir hapishane gibi burası. Her yer beton her yer karanlık. Duvar diplerinde kendilerine yol yapan karıncalar çığlık çığlığa. Ateş böcekleri, kuş sesleri, ağaç gölgeleri yok artık. Her yerde kargaşa var. İnsanlar çıldırmış. Tükeniyorum Ohanna… Ölüyorum!
Yalan olan dünya mıydı yoksa insanlar mı? Bilemeden akıp geçtik bir zamandan. Geleceğin masalları olacağız Ohanna, soluk yüzlü bir kitabın sayfalarında…
Aslında hepsi o kadar fakirdi ki Ohanna; paraları dışında hiçbir şeyleri yoktu. Zenginliği sadece para sahibi olmak sanıyordu zavallılar!
Sonbahar geldi Ohanna… Yine yollardayım, yine gurbette, yine sessizlikte… İçim mevsimlere sığdıramayacağım kadar elem dolu. Bir bilinmezlik ülkesinde kayboldum yine.
Bilmiyorum Ohanna… Eskiden biz mi güzeldik, şimdi eskiler mi güzel? Çözemedim.
Nefes alamadığın yerlerde bulacaksın kendini bazen. Ve gariptir ki orada mutlu olduğunu hissedeceksin. Kısadır mutluluklar Ohanna… Nefesini tutabildiğin kadar kısa.
Karanlık ve fırtınalı bir gecenin ardından bulutları yarıp sıcak yüzünü gösteren güneşe selam gönderelim Ohanna…
–
Fotoğraf: Dilber SANCAK